Malatyalı çiftçilerimiz, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın Milli Tarım Projesi kapsamında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanımız ile Milli Tarım Buluşması" adlı programa katıldılar.
Ankara'da organize edilen programa İlimizi temsilen İl Müdür Yardımcımız Sayın Abdulmecit YAŞA'nın başkanlığında, İl Müdürlüğümüzden Mühendis Abdulazim GÜR ve Malatya ilimizdeki Ziraat Odaları, Yetiştirici, Üretici Birlik Başkanları ile Çiftçilerden oluşan 69 kişilik heyetle katılım sağlandı.
Program içerisinde heyetimiz tarafından ilk olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız ziyaret edilerek öğleden sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçildi.
Toplantıda ilk olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk ÇELİK söz aldı. Sayın Bakanımız 2023 hedefi doğrultusunda açıklanan Milli Tarım Projesi'nin önemli bir ayağını oluşturan havza bazlı üretim desteği ile üretimi planlamayı, kaynakları verimli kullanmayı ve çiftçinin hakkını almasını sağlamayı amaçladıklarının altını çizerek, "Türkiye toprakları 79 milyonun. Tapusu bizde olabilir ama toprakların tapusu, üretmek için bizdedir. Eğer üretmiyorsa orada kişisel mülkiyetten ziyade, 79 milyonun hakkı önemlidir. Onun için bir karış boş arazi bırakmayacağız, ekeceğiz" ifadelerini kullandı.
14 yılda tarımda önemli mesafeler alındığına işaret eden Bakanımız, 47 milyar dolarlık tarımsal hasılaya ve ihracatta 17 milyar dolara ulaşıldığını bildirdi. Gelecek dönemde tarımsal hasılada 150 milyar doları ve ihracatta 40 milyar doları yakalamayı hedeflediklerini vurguladı. Türkiye'nin 941 havzaya ayrıldığını kaydederek, bundan sonra havza bazlı üretim desteğinin uygulanacağını belirtti. Ürünlerin lisanslı depolarda üreticisini memnun ederek değerlendirilmesinin önemine işaret ederek, 1,5 yıl içinde 3,5 milyon tonluk lisanslı depoya sahip olunacağını, üreticilerin ürünlerini diledikleri zaman bu depolara verebileceğini söyledi.
Bakanımız çiftçilere de müjde vererek, mazotun yüzde 50'sinin devlet tarafından karşılanmasına da 2017'de başlanacağına dikkat çekti. Kırmızı et tüketiminde 150-200 bin ton açığın bulunduğunu ifade ederek, bu nedenle 500 bin büyükbaş ithal etmek zorunda kalındığını belirtti. Bunu engellemek için yaygın bir şekilde buzağı ve hayvancılık desteklerini artırdıklarını söyledi.
Daha sonra kürsüye Başbakanımız Sayın Binali YILDIRIM gelerek; AK Parti iktidarında geçilen 14 yıl içerisinde, tarım sektörüne 90 milyar lira destek verdiklerini, Türkiye'nin tarımda yıllık hasılasını artırarak bugünlere geldiğini, hasılanın 147 milyar liraya ulaştığını, ihracatın 18 milyar dolara yaklaştığını söyledi. Milli Tarım Projesi'nin amacının toprakları daha iyi değerlendirmek olduğunu vurgulayarak "Her ürünü, her yerde ektiğimiz zaman, bu sefer herkes kaybediyor. Arz fazlası oluyor, ürün para etmiyor. Patates... Mesela patatesi Niğde'de, Aksaray'da, Ödemiş'te her yerde ekiyoruz, rekoltesi çok olunca fiyatlar düşüyor. Onun için bu havzalara göre tarım, 941 havzaya göre ekimlerin yapılması, ürünlerin belirlenmesi, aslında tarım sektöründe köklü bir değişikliğe işaret ediyor. Biz buna kısaca diyoruz ki kafana göre değil, havzana göre ek. Böylece bir bölgede pamuk ekildiyse, öbür bölgede başka bir ürün ekilecek, buğday, pirinç ekilecek ve Türkiye'nin her köşesinde dengeli bir tarım politikası yerleşmiş olacak.
AK Parti iktidarında geçilen 14 yıl içerisinde, tarım sektörüne 90 milyar lira destek verdiklerini hatırlatan Yıldırım, bu destekleri verirken bir yöntem değişikliğine gittiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu destekler çeşitli kalemlerde yıl boyu küçük küçük rakamlarla veriliyor. Oturduk arkadaşlarımızla çalıştık, öyle parça pinçik vermek yerine, yılda iki sefer, bir ekerken bir de biçerken yani Nisan-Mayıs'ta bir destek, Eylül- Ekim'de de topluca bir destek vermek suretiyle bu işi sadeleştirelim. Böyle yapınca, aldığından da bir şey anlasın insanlar. Para geliyor, hiçbir işine yaramıyor. Faizle kredi alıyor vesaire, destek arada yok olup gidiyor. Bu karar, önemli bir karar. Diyelim ki bir yıl içerisinde 14-15 milyar destek yapacağız, bunun yarısını Nisan-Mayıs'ta, diğer yarısını da Eylül-Ekim'de vereceğiz. Böylece siz de ne alacağınızı ne ekeceğinizi bileceksiniz, işinizi ona göre yapacaksınız."
2023 yılına kadar 7 milyon hektar yeni tarım arazisinin toplulaştırmasını gerçekleştireceklerini bildiren Başbakanımız, milletin gıdada bir geleneğinin olduğunu belirterek, "Buğday ile koyun, gerisi oyun. Bizim beslenme geleneğimizde bu var. Sebzeydi, diğer ürünlerdi mutlaka önemli ama tahıl ve et bizim için stratejik iki üründür. Bunların her yerde desteklenmesi için gereken tedbirleri alacağız. Milli Tarım Projemizin çiftçimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bundan böyle meralarımız, alçak terör elemanlarıyla değil, çobanlarımızla, çiftçilerimizle ve ülkemizin hayvancılığıyla daha da şenlenecek." değerlendirmesinde bulundu.
Kürsüye en son Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN gelerek, "Milli Tarım Projesi"nin hayırlı olmasını dileyip "Sadık yârimiz olan toprağa hak ettiği değeri vermezsek sadece kendimizin, kendi neslimizin değil, topyekûn insanlığın geleceğini tehdit altına sokmuş oluruz. Toprağa sırtını dönen insan en büyük ihaneti kendisine yapmış olur; çünkü Rabbim bizlere topraktan yaratıldığımızı ve yine toprağa döneceğimizi haber veriyor" diye konuştu.
Başbakan Binali YILDIRIM'ın vatandaşlarla paylaştığı "Milli Tarım Projesi"nin her türlü takdiri ve desteği hak ettiğinin altını çizerek, "Havza Bazlı Üretimi Destekleme ve Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme adıyla iki başlık altında hayata geçirilmekte olan bu projeye hep birlikte sahip çıkmalıyız. Enflasyon hedeflerimize ulaşamamamızın en önemli sebebi gıda fiyatlarıdır. Enflasyon rakamları açıklandığı zaman, domates, biber bunlar söylendiği zaman gerçekten ağırıma gidiyor. Biz bu noktada domatesten, biberden dolayı enflasyonda olumsuz etkilenmememiz gerekir. Bunu rahatlıkla aşmamız gerekir. Bu topraklar, bu kadar verimli, bereketli olacak ve biz hala enflasyonda domates, biber, bunların fiyatından dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz, bunu aşacağız" dedi.
Osmanlı'yı yıllarca güçlü bir şekilde ayakta tutan unsurlardan birinin de halkın bol ve hesaplı gıdaya erişimini sağlayacak iaşecilik sistemi olduğunu, Osmanlı'nın bunu başardığını vurgulayan Sayın ERDOĞAN, "Bizim de günümüz şartlarına uygun bir anlayışla vatandaşımızın gıda konusunda eksiklik yaşanmasının önüne geçecek, fiyatları dengede tutacak bir sistemi kurmamız gerekiyor." diye konuştu.